![]()
SADIK AÇIKGÖZ
sadiktekkus@gmail.com
İyi İşlerin Yok Oluşu: Haramların İyi Ameller Üzerindeki Yıkıcı Etkisi
27/12/2024 İyi İşlerin Yok Oluşu: Haramların İyi Ameller Üzerindeki Yıkıcı Etkisi Değerli
okuyucular, İnsan,
yaratılış amacı gereği olgunluğa yöneliktir. Bu olgunluk yolculuğu, iyi
işlerle, doğru davranışlarla örülür. İbadetler, itaatler, hayır işleri, nefsin
arındırılması, ahlakın güçlendirilmesi; hepsi bu yüce amaca yöneliktir. Ancak
bu zorlu yolculukta, iyi işlerin kalıcılığını tehdit eden, onları yok eden bir
tehlike vardır: Haramlar. Huzeyfe b. Yeman (r.a.) aracılığıyla aktarılan bir
hadis-i şerif, bu gerçeği en özlü şekilde ifade etmektedir. “Kıyamet
günü bir grup insan gelir. Onların sevapları dağlar gibi büyüktür. Ancak Allah,
bu sevapları savrulmuş toz gibi yapar ve cehenneme gönderilmelerini emreder.”
Peygamberimize sorulur: ‘Ey Allah’ın Resulü, bu insanlar kimdir?’ Peygamberimiz
(s.a.a.) şöyle cevap verir: ‘Onlar namaz kılar, oruç tutar ve geceleri ibadet
ederlerdi. Ancak haram bir şeyle karşılaştıklarında hemen ona dalarlardı.’” (• Şerh Nehcü’l-Belâğa, İbn Ebî’l-Hadîd, cilt 20,
s. 244) Bu hadis-i
şerif, İslam düşüncesinde önemli bir yere sahip olan "amel-iman" ve
"amel-samimiyet" ilişkisi bağlamında derinlemesine incelenmeyi hak
etmektedir. Çünkü hadis, amelin tek başına yeterli olmadığını, onun
samimiyetle, sakınmayla ve haramlardan uzak durmayla tamamlanması gerektiğini
vurgulamaktadır. Bu hadis,
ibadetin şekli değil, özüyle yüzleşimimizi talep ediyor. Harama dalan bir
kalbin, ibadetlerle yücelip yücelemeyeceğini hatırlatıyor. Zira kulluğun asıl
sınavı, ibadetin salt yapılıp yapılmadığı değil, bu ibadetin hayatın tüm
alanlarına nüfuz edip etmediğidir. Değişim
ve Yok Etme: Hadiste
geçen "dağılmış toz zerreleri" ifadesi, amellerin adeta değişime uğradığını,
özünü yitirdiğini işaret eder. Bu, amelin görünüşte varlığını sürdürse de,
içten, manen bir değerinin kalmadığı anlamına gelir. Yok etme ise, bu değişimin
ilahi güçle gerçekleştiğini, amellerin karşılığının tamamen ortadan
kaldırıldığını ifade eder. Bu durum, amelin kabul şartlarının ne kadar önemli
olduğunu gösterir. Samimiyet
ve Sakınma: Hadisin
işaret ettiği temel sorun, amellerin samimiyet ve sakınmayla birleşmemesidir.
Samimiyet, amelin yalnızca Allah rızası için yapılmasıdır. Sakınma ise, Allah'ın
emirlerine uymak, yasaklarından kaçınmaktır. Haramlar, sakınmayı zayıflatan,
samimiyeti gölgeleyen etkenlerdir. Çünkü haram işlemek, nefsin isteklerine
uymak, dünya çıkarını ahiret çıkarına tercih etmek anlamına gelir. Bu durum,
amelin manevi özünü zayıflatır, onu geçersiz kılar. Dini ve
Ahlaki Boyut: Hadisin
dini boyutu, haramların çeşitliliği ve ağırlığıyla ilgilidir. Haramlar, büyük
günahlar ve küçük günahlar olarak sınıflandırılır. Hadis, genel olarak
haramlardan kaçınmanın önemini vurgulasa da, özellikle ısrarla işlenen,
alışkanlık haline getirilen haramların ameller üzerindeki yıkıcı etkisine dikkat
çeker. Hadisin ahlaki boyutu ise, nefis terbiyesi, ahlakın güzelleştirilmesi ve
sakınmanın korunmasıyla ilgilidir. Harama Meyil: İbadeti Yok Eden Tahribat İnsan,
ibadetleriyle Allah’a yaklaşırken aynı zamanda ahlakıyla imanının kemalini
gösterir. Haram, sadece bir davranış ihlali değil, aynı zamanda kalbi kırıklara
uğratan bir tahribattır. Unutulmamalıdır ki: “Haram lokma midenizde yer
ettiğinde, kalbinize hidayet nurunun inmesi mümkün değildir.” İnsanın hem
ahlaken hem de ruhen terakkisi, harama karşı hassasiyetinde gizlidir. Günümüz Perspektifinden Bir Yorum Modern çağ,
haram ve helal ayrımını flulaştıran bir dönemi temsil ediyor. Kolay elde edilen
kazançlar, şüpheli işler, çekici ama zararlı alışkanlıklar... Bu ortamda,
haramdan sakınmanın ne kadar zorlaştığını görmek zor değil. Ancak zor olan,
aynı zamanda en kıymetli olan değeri de temsil eder. Haramdan kaçınmayan biri,
bir yandan namaz kılıp oruç tutarken diğer yandan bu ibadetlerin kalpte
bıraktığı etkileri yok edebilir. Bir Hikmet Örneği Büyük İslam
alimlerinden birine sorulur: “Amellerimin kabul olup olmadığını nasıl anlarım?”
Alim şöyle cevap verir: “Eğer harama karşı kalbin hassasiyeti arttıysa, bil ki
ibadetin kalpte kök salmıştır.” Bu hikmetli söz, haramdan kaçınmanın ibadetin
kabulüne dair bir işaret olduğunu vurgular. Sonuç: Bu
hadis-i şerif, bizlere önemli bir ders vermektedir: Amellerin değeri, yalnızca
dış görünüşlerine değil, aynı zamanda iç özlerine, samimiyet ve sakınmayla
birleşmelerine bağlıdır. Haramlar, bu özü zayıflatan, amelleri geçersiz kılan
etkenlerdir. Bu nedenle, amellerimizin boşa gitmemesi için, haramlardan
şiddetle kaçınmalı, nefsimizi terbiye etmeli ve samimiyetimizi korumalıyız. İbadetlerimizi,
harama karşı durduğumuz ölçüde koruyabiliriz. Sevaplarımızın toz gibi
savrulmasını istemiyorsak, harama karşı bir siper inşa etmeliyiz. Bu hem
bireysel irade hem de toplumsal bir hassasiyet gerektirir. Dua Ya Rab! Bizi
harama yaklaşmayan, helal dâiresinde yaşayan, amelleriyle Sana yakınlaşan
kullarından eyle. Bizi gaflete düşmekten muhafaza buyur. Amellerimizi ihlâsla
donat ve son nefesimizi iman üzere al. Âmin. Bu hadis,
sadece bireysel bir uyarı değil, toplumsal bir duyarlılık çağrısıdır. Haramdan
kaçınmayan bir toplumun ibadetleri, manevi tahribata karşı bir kalkan oluşturamaz.
Gelin, hayatımızı bu farkındalıkla yeniden inşa edelim. SADIK AÇIKGÖZ 27.12.2024 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Orucun Faydaları - 18/05/2019 |
1- ORUCUN SAĞLIK AÇISINDAN FAYDALARI 2- ORUCUN PSİKOLOJİK FAYDALARI: 3- ORUCUN TOPLUMSAL VE SOSYAL FAYDALARI 4- ORUCUN DİNİ FAYDALARI |
Mukatta Harfler Ne Anlama Gelmektedir? - 20/01/2018 |
Mukatta Harfleri İmam Ali'nin (a.s.) yoluna işaret etmektedir. |
Kur'an'da Matematiksel Açıdan 12 İmam - 23/12/2017 |
İnancımıza göre peygamber efendimiz Hz. Muhammed’den (s.a.a.) sonra onun hak halife, vekil ve vasileri 12 imamdır. |